Gözde Sinem Uslu, 9 Ocak 1985 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelmiş, Türk televizyon ve sinema sektörünün öne çıkan isimlerinden biridir. Hem oyunculuğu hem de kişisel yaşamıyla sıkça gündeme gelen Uslu, kariyerinde birçok önemli projeye imza atmış ve geniş bir hayran kitlesi edinmiştir.
İstanbul doğumlu olan Gözde Sinem Uslu’nun ailesi, ailesel kökenleriyle de dikkat çekicidir. Babasının adı Namık Öztürk olan oyuncunun annesi Ferhan Zuhal Öztürk, 2022 yılında uzun süredir mücadele ettiği hastalık sebebiyle vefat etmiştir. Aile kökenleri Mudurnu’dan gelen Uslu, ailesiyle gurur duymaktadır. 2016 yılında yapımcı Mustafa Uslu ile evlenmiş ve bu evlilikten ikiz çocukları Mustafa ve Kemal dünyaya gelmiştir. Ailesi ve evcil hayvanı Arno ile oldukça mutlu bir yaşam sürmektedir.
İlk eğitim hayatını Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nde tamamlayan Uslu, ardından Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Bölümü’nde eğitimine devam ederek mezun olmuştur. Bu eğitim, onun oyunculuk kariyerinin temel taşlarını oluşturmuş ve sektörde kendine sağlam bir yer edinmesine katkı sağlamıştır.
2007 yılında televizyon kariyerine adım atan Gözde Sinem Uslu, ilk olarak FOX kanalında yayınlanan ‘Duvar’ dizisinde ‘İklim’ karakterini canlandırmıştır. Bu rol onu tanınan ve sevilen bir oyuncu haline getirmiştir. Ancak asıl çıkışını, Hamdi Alkan’ın yönetmenliğini üstlendiği ‘Arka Sıradakiler’ dizisinde canlandırdığı ‘Gamze’ karakteriyle yakalamıştır. Ardından, aynı dizide yer aldığı ve büyük beğeni toplayan ‘Şükran’ rolüyle kariyerinde yeni bir sayfa açmıştır. Ayrıca, uzun soluklu ve dikkat çeken projeleriyle de adını duyurmaya devam etmiştir.
Gözde Sinem Uslu, pozitif ve kendiyle barışık bir kişiliğe sahiptir. Kendini sevmenin ve mutlu olmanın önemine inanır. Hayata pozitif yaklaşımını, “Kendimi sevmeyi, mutlu olmayı bilmeyi öğrendim. Beni nelerin mutlu edeceğini artık biliyorum” sözleriyle dile getirir. Hayatta bahaneler yerine, ne istediğini bilerek ve mantıklı hareket ederek yaşamayı tercih eder. Tüm yaşadıklarını tecrübe olarak gören oyuncu, hiçbir zaman pişmanlık ya da mutsuzluk hissetmemektedir. Ona göre, hayat bir sınavdır ve gerekli tecrübeler kazanıldığında ilerleme sağlanır.
Hayvan sevgisiyle de tanınan Uslu, özellikle hayvanların yağlıboya resimlerini yapmayı sever. Bu resimleri sergileyip, elde ettiği geliri hayvan barınaklarına bağışlamayı amaçlar. Ayrıca, farklı roller denemeyi ve oyunculuğu geliştirmeyi öncelikli hedefleri arasında görür. Kimi zaman psikopat veya kötü karakterler dahi olsa, karakteri sevdiği sürece tüm sınırları aşmaya açıktır. Sette ise, değişik ve çeşitli rollere ilgi duyar, yeni deneyimler peşindedir. Mutluluk kaynağı ise, çalışmak ve yeni projelerde yer almaktır.
İlk olarak 2010 yılında ‘Uçan Melekler’ adlı filmde Eda karakterini canlandırmıştır. Aşk konusunda ise, mantık evliliğine karşıdır; sevgiyle yapılan her işin başarılı olacağına inanır. Ona göre, aşk heyecan ve tutku ile başlar, sevgiyle devam eder. Duygularını ön planda tutar ve aşkı, hayatındaki en büyük değer olarak görür.
Çalışmayı hayatındaki en önemli unsur olarak gören Uslu, “Ben çalışmayı ve işimi çok sevdiğim için, çalışmadığım zamanlar bana işkence gibi gelir” diyerek, sürekli üretim peşinde olduğunu vurgular. Kendini, farklı ve renkli rollerle geliştirmeyi amaçlar; tip olarak kendisine yakışmayan veya karakterine uymayan rolleri oynamaktan kaçınır. Kendisini, psikopat ya da çirkin roller dahil olmak üzere, karakteri sevdiği her türlü rolü oynayabilecek kadar esnek olarak tanımlar. Gelecek planları arasında yönetmenlik ve senaristlik de bulunmakta olup, içtenlikle mutlu olacağı projelerde yer almak ister.
Gözde Sinem Uslu, dönem projeleri ve farklı karakterleri deneyimlemeyi tercih eder. Kötü kadın rollerini eğlenceli bulur çünkü bu roller, ona daha fazla renk ve özgürlük sağlar. Kariyer planları arasında, 60 yaşına kadar oyunculuk yapmayı ve sevdiği karakterlerde rol almayı sürdürmek vardır. Ayrıca, yönetmenlik ve senaristlik alanında çalışmalar yapmak da en büyük hayalleri arasındadır. Hayatında tek bir amacını ön planda tutar: mutlu olmak ve içselleştirdiği işlerde üretim yapmaktır.
Oyuncu, uzun dizi süreleri ve hikayelerin bazen çok uzaması nedeniyle zaman zaman zorlandığını belirtir. Özellikle, yan hikâyelerin güçlü olduğu dizilerin, hikâyenin daha sağlam ve anlamlı olmasını sağladığını düşünür. Ayrıca, reyting kaygısı yüzünden yapılan büyük adımlar ve sektörün bazı olumsuzluklarına da değinir. Kendisi, karakterine inanmadığı halde rol yapmak zorunda kalan oyunculara da eleştiriler getirir.
Oyunculuk yapmasaydı, psikolog olmayı çok isterdi. İnsanları anlamak ve gözlem yapmak onun en büyük ilgisini çeker. Çocukluğundan beri gözlem yapmayı seviyor ve bu da onun oyunculuğuna katkı sağlıyor. Televizyon ve film sektöründeki geniş ilgisi sayesinde, seyretmediği program yoktur.
Sağlıklı ve formda kalmak için, hava karardıktan sonra şeker tüketmemeye özen gösterir. Spor yapmaya fazla vakit ayıramasa da, yürüyüşler ve cilt bakımıyla formunu korumaya çalışır. Günlük rutininde, cilt temizliği, nemlendirici kullanımı ve makyajdan arındırma önemli yer tutar. Ayrıca, doğru zamanda cilt bakım merkezlerine gitmek onun alışkanlıkları arasındadır.
Erkeklerde en çok merhamet, şefkat, güven ve saygı gibi değerleri önemser. Doğa ile olan ilişkisi ise oldukça derindir. Evi, doğanın içerisinde olup, köpekleri ve atlarıyla vakit geçirmeyi sever. At binmeyi öğrenmiş ve atların gizemli dünyasına giriş yapmıştır. Küçük bir Vespasıyla şehir içi gezintiler yapar ve doğayla iç içe yaşamayı tercih eder.
Evde, huzurlu ve yeşilin içinde yaşamayı tercih eder. Sevdikleriyle birlikte film izler, sohbet eder ve fikirlerini paylaşır. Eşi Mustafa ile birlikte, filmlerinin ilk montajlarını izler, sevgi ve huzur dolu vakitler geçirirler. Onun için önemli olan, sevdiğiyle birlikte olmak ve huzur içinde zaman geçirmektir. Mekanın ve mekanın büyüklüğünün önemi yoktur; asıl olan sevgi ve samimiyettir.
Ne Söylemek istersin ?
Bu içeriğe henüz bir yorum yapılmamış, Şimdi ilk yorumu sen yapmak ister misin ?